SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CUM’A

<< 478 >>

باب: فرض الجمعة.

1. CUM'A NAMAZININ FARZ OLUŞU

 

-لقول الله تعالى: {إذا نودي للصلاة من يوم الجمعة فاسمعوا إلى ذكر الله وذروا البيع ذلكم خير لكم إن كنتم تعلمون} /الجمعة: 9/.

Cum'a namazının farz oluşu "Ey iman edenler, Cum'a günü namaz'a çağırıldığı (ezan okunduğu) zaman, hemen Allah'ı anmaya koşun ve alış verişi bırakın. Eğer bilmiş olsanız, elbette bu sizin için daha hayırlıdır [Cuma, 9] ayetine dayanmaktadır.

 

حدثنا أبو اليمان قال: أخبرنا شعيب قال: حدثنا أبو الزناد: أن عبد الرحمن بن هرمز الأعرج، مولى ربيعة بن الحارث، حدثه: أنه سمع أبا هريرة رضي الله عنه: أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (نحن الآخرون السابقون يوم القيامة، بيد أنهم أتوا الكتاب من قبلنا، ثم هذا يومهم الذي فرض عليهم فاختلفوا فيه، فهدانا الله، فالناس لنا فيه تبع: اليهود غدا والنصارى بعد غد).

 

[-876-] Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştîr: "Bizler en son gelenleriz, fakat kıyamet gününde herkesin önünde bulunan ilkler olacağız. Hem de bizim dışımızdaki ümmetlere biz'den daha önce kitap verildiği halde... Aslında şu içinde bulunduğumuz Cum'a gününü Allah onlara farz kılmıştı (onlar için kutsal gün olarak belirlemişti), fakat onlar bu konuda görüş ayrılığına düştüler. Allah bizlere bu gün'ü (mübarek gün olarak) lütfetti. Dolayısıyla diğer ümmetler (kendileri için kutsal olan gün itibariyle) bize tabidirler. Şöyle ki; Yahudilerin (kutsal günü olan Cumartesi) yarındır, Hıristiyanların (kutsal günü olan Pazar ise) yarından sonraki gündür."

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buhari bu ayet-i kerîmeye dayanarak Cuma namazının farz olduğunu söylemiştir. Fakat ondan daha önce İmam Şafiî el-Ümm'de bu ayetten yola çıka­rak ve Ebu Hureyre'den nakledilen hadisi de zikrederek Cuma namazının farz olduğunu ifade etmiştir. İmam Şafiî'nin ifadesi şöyledir: "Hem Kur'an hem de sünnet Cuma namazının farz olduğunu gösterir.

 

Şeyh Muvaffakuddîn şöyle demiştir; "Ayet-i kerîmede geçen "koşun" emri Cuma namazının farz olduğunu göstermektedir. Çünkü bu emir koşmanın farz olduğunu gösterir; bu da koşarak gidilen görevin farz olduğu anlamına gelmek­tedir.

 

Cuma namazının ne zaman farz kılındığı konusunda farklı düşünceler söz konusudur. Alimlerin çoğunluğuna göre Cuma namazı Medine'de farz kılınmış­tır. Zaten yukarıda zikredilen ayet-i kerîmenin gerektirdiği sonuç da budur. Zira söz konusu ayet Medine'de inen Cuma sûresine aittir.

 

Hadîs-i şerîfte geçen "en son gelenleriz ve ilkler olacağız" ifadeleri hakkında şu değerlendirme yapılmıştır; "Bu ifadeler zaman bakımından en son gelen üm­metiz, fakat derece itibariyle herkesten önde olacağız anlamına gelir. Zira bu ümmet her ne kadar zaman itibariyle yeryüzünde diğer ümmetlerden sonra gelmiş olsa da, ahirette herkesten önde olacaktır. Hatta ilk olarak haşredilen, ilk olarak hesaba çekilen, aralarındaki hükümler ilk olarak karara bağlanan ve cen­nete iîk olarak giren Hz. Muhammed ümmeti olacaktır.

 

İmam Müslim'in Hüzeyfe'den naklettiği hadîs-i şerîfte Resûlullah şöyle buyurmuştur; "Biz yeryüzünde yaşamış olan ümmetler içinde en sonuncusuyuz, fakat kıyamet gününde bütün yaratılmışlardan daha önce hakla­rında hüküm verilen ilkler olacağız"

 

Bazı alimlere göre "önce gelen ilkler" olmak Cuma gününün zaman bakımından diğer günlerden daha önce gelmesiyle alakalıdır; yani bu ümmet daha önce gelen ve bu yönüyle diğer günlerden daha üstün olan Cuma gününe sahip olmak suretiyle öne geçmiştir.

 

Bizden önceki ümmetlere verilen kitaplar Tevrat ve İncil'dir.

 

Hadiste geçen Cenab-ı Hakk bizlere bu günü (mübarek gün olarak) lütfetti İfadesinin iki anlama gelmesi İhtimal dahilindedir:

 

a. Cenab-ı Hakk bizler için Cuma gününü kutsal gün olarak kesin bir şekilde tayin etti.

 

b. Cenab-ı Hakk bu ümmetin ictihad yoluyla Cuma gününü kutsal gün olarak belirlemelerini murad etti. Abdürrezzak'ın sahih bir senedle naklettiği bir rivayet bu ikinci görüşü desteklemektedir. Bu rivayete göre Muhammed İbn Sîrîn şöyle demiştir: "Medineliler Resûlullah (s.a.v.) Medine'ye hicret etmeden ve henüz Cuma namazıyla ilgili ayet inmeden önce Cuma günleri bir araya geliyorlardı. Ensar şöyle demişti: Yahudilerin bir kutsal günü var ve haftada bir gün bir araya geliyorlar. Hıristiyanların da aynı şekilde bir kutsal güne sahip olduklarını biliyoruz. Hadi biz de bir gün belirleyelim ve o günde bir araya gelip Rabbimizi zikredelim, namaz kılalım ve Mevlamız'a şükredelim, işte ensar'ın bu teklifi üzerine Medineliler Cuma günü bir araya gelmeye başladılar. Bu maksatla Es'ad İbn Zürare'yi imam olarak seçtiler ve Es'ad İbn Zürare o gün ashaba namaz kıldırdı. Cuma namazını farz kılan ayet-i kerîme ise daha sonra vahyedildi."

 

İbn Sîrîn'e ait bu söz mürsel olmasına rağmen bu görüşü destekleyen hasen senedle nakledilmiş bir rivayet bulunmaktadır. İbn Hüzeyme başta olmak üzere birçok hadis alimine göre Ahmed İbn Hanbel, Ebû Davûd ve İbn Mace'nin naklettiği bu rivayet sahihtir. Söz konusu rivayete göre Ka'b İbn Malik şöyle demiştir: "Resûlullah Medine'ye hicret etmeden önce bize ilk olarak Cuma namazını kıldıran Es'ad İbn Zürare'dir."

 

İbn Sîrîn'den nakledilen mürsel rivayet söz konusu sahabîlerin Cuma gününü ictihad yoluyla seçtiklerini göstermektedir. Fakat Resulullah (s.a.v.)'in Mekke'de iken vahiy yoluyla bu uygulamadan haberdar olabileceği ihtimal dahilindedir. Şayet Resûlullah (s.a.v.)'in Medine'deki bu uygulamadan vahiy yoluyla haberdar olduğunu düşünürsek Cenab-ı Hakk bizlere bu günü hem ictihad hem de Resûlullah (s.a.v.)'in açıklaması yoluyla lütfetmiş olur.

 

Ashab-ı kiramın niçin Cuma gününü seçtikleri hakkında şu değerlendirmeler yapılmıştır:

 

1. Hz. Adem Cuma günü yaratılmıştır. İnsan ise sadece Allah Teala'ya kulluk etmesi için yaratılmıştır. Dolayısıyla bu günde ibadetle meşgul olmak günün anlamına çok uygun düşecektir.

 

2. Allah Teala bu günde bütün varlık alemini yaratmayı kemale erdirmiş ve yine aynı günde insanı yaratmıştır. Bu varlık alemi her şeyiyle insanın emrine ve istifadesine sunulmuştur. Dolayısıyla bu günde Allah'a ibadet etmek suretiyle verdiği nimetlerin şükrünü ifa etmek günün anlamına çok uygun bir tavır olacaktır.

 

Bu hadisin farklı rivayetlerinde Yahudi ve Hıristiyanların kutsal günleri açık olarak zikredilmiştir. İbn Hüzeyme'nin Ebû Saîd el-Makburî yoluyla Ebû Hureyre'den naklettiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur; "Bu gün bize, Cumartesi günü Yahudilere, Pazar günü de Hıristiyanlara aittir." Bu hadiste işaret edilen incelik şudur; Cuma günü bizlere Cenab-ı Hakk'ın hidayeti ile nasip olmuştur, Yahudiler ve Hıristiyanlar ise günlerini kendileri seçmişler ve içtihadlarında hata etmişlerdir.

 

Hadisten Çıkarılan Sonuçlar

 

1. İmam Nevevî'nin de işaret ettiği gibi bu hadis Cuma namazının farz oldu­ğunu gösterir. Zira hadiste "Cuma gününü Allah onlara farz kılmıştı (onlar için kutsal gün olarak belirlemişti), fakat onlar bu konuda görüş ayrılığına düştüler. Cenab-ı Hakk bizlere bu günü (mübarek gün olarak) lütfetti" buyurulmuştur. Buna göre anlam şöyle olur: "Bu gün hem onlara hem de bize farz kılındı. Fakat onlar ihtilafa düşüp doğru yoldan saptılar, biz ise doğruya hidayet edildik."

 

2. Ehl-i sünnet'in de kabul ettiği gibi hidayet doğru yola iletmek ve dalalet doğru yoldan mahrum bırakmak Allah'tandır.

3. Sadece Hz. Muhammed ümmetinin icması hatadan korunmuştur.

4. Nass varken kıyasa baş vurmak fasiddir, geçerli olmaz.

5. Vahiy süreci devam ederken yani Resûlullah hala hayatta İken ictihad etmek caizdir.

6. İslam Dinine göre / şer'i olarak haftanın ilk günü Cuma günüdür.

7. Hz. Muhammed ümmeti diğer bütün ümmetlerden daha üstün ve fazilet­lidir., Cenab-ı Hakk faziletini daha da artırsın.